top of page
  • Yazarın fotoğrafıeKampüs

Öğretmenden Velilere: “O Çocuk”

Güncelleme tarihi: 12 Ara 2019



Sevgili Velilerim,


Biliyorum, endişelisiniz. Her gün, çocuğunuz eve o çocuk hakkında anlatacak bir hikâye ile geliyor. Hani şu devamlı vuran, ittiren, çimdikleyen, sağı solu çizen, hatta diğer çocukları döven çocuk. Şu koridorda hep elimden tutmak zorunda olan çocuk… Sınıfta istenmeyen davranış gösterenlerin oturduğu bölümde özel bir yeri olan, ancak zaman zaman oturması gereken yerde ve şekilde oturan çocuk… Şu oyun odasından çıkmak zorunda kalan çocuk çünkü oyuncaklar atmak için uygun değildir. Durmasını söyledikten hemen sonra oyun alanının etrafındaki bariyerlerin üzerine tırmanan çocuk. Sinirle arkadaşının sütünü yere döken çocuk. Bilerek... Ben izlerken hem de… Ve ona yeri temizlemesini söyledikten sonra peçetelikteki tüm peçeteleri boşaltan çocuk. Bilerek ve ben onu izlerken... Beden eğitimi dersinde ağzından bildiğiniz o çok kötü kelimeleri kullanan çocuk.

O çocuğun sizin çocuğunuzun öğrenme deneyimini sekteye uğratacağınızdan dolayı endişelisiniz. O çocuğun tüm enerjimi ve zamanımı alacağı için ve kendi çocuğunuzun adil şekilde bu paylaşımdan faydalanamayacağı için endişelisiniz. Bir gün birine gerçekten zarar verebileceğinden dolayı endişelisiniz. O birinin, sizin çocuğunuz olabileceği için endişelisiniz. Çocuğunuzun istediklerini elde etmek için saldırganlığa başvurmaya başlayacağından korktuğunuz için endişelisiniz. Çocuğunuzun kalemi tutmakta zorlandığını fark edememe ihtimalimden dolayı, akademik olarak geri kalabileceği için endişelisiniz. Biliyorum.

Bu yıl, sizin çocuğunuz bu sınıfta ve bu yaşta o çocuk değil. Çocuğunuz harika değil ama genellikler kurallara uyuyor. Oyuncaklarını barışçıl bir şekilde paylaşabiliyor. Eşyaları atmıyor. Konuşmak için parmak kaldırıyor. Ders zamanı ders yapıyor, oyun zamanında da oyun oynuyor. Kendi başına tuvalete gidebiliyor ve de sorunsuz bir şekilde geri dönüyor. Ve sizin çocuğunuz kötü kelimeleri kullanmanın kötü olduğunun ve ne anlama geldiklerinin farkında.

Biliyorum ve ben de endişeliyim.

Gördüğünüz gibi ben de her zaman endişeliyim. Hepsi için. Sizin çocuğunuzun kalemi tutuşu, diğer çocuğun telaffuzu, birinin ufacık utangaçlığı ve bir diğerinin boş beslenme çantası için endişeleniyorum. Ahmet’in montunun yeteri kadar sıcak tutmadığı ve Ayşe’nin B harfini tersten yazdığından dolayı babasının ona bağırdığı için endişeleniyorum. Çoğu araba kullanışımda ve hatta duş alırken zamanım endişelenerek geçiyor.

Ama biliyorum, siz “O çocuk” hakkında konuşmak istiyorsunuz. Çünkü Ayşe’nin ters B’si sizin çocuğunuzun gözünü morartmayacak.

Ben de “O çocuk” hakkında konuşmak istiyorum ama size söyleyemeyeceğim o kadar çok şey var ki…

Size, o çocuğun 18 aylıkken bir yetimhaneden evlat edinildiğini söyleyemem.

Size, o çocuğun alerjilerinden dolayı özel bir diyet ile beslendiğini ve bu nedenle HER ZAMAN aç kaldığını söyleyemem.

Size, o çocuğun çok zorlu bir boşanma sürecinin ortasında kaldığını ve büyük annesiyle kaldığını söyleyemem.

Size, o büyük anne alkol içtiği için endişelenmeye başladığımı söyleyemem.

Size, onun astım ilaçları yüzünden alt üst olduğunu söyleyemem.

Size, onun annesinin yalnız olduğunu ve bu yüzden o çocuğun daha kreş açılmadan kreş kapanana kadar okulda bulunmak zorunda kaldığını söyleyemem. Size okulla ev arasında 40 dakikalık bir süre seyahat ettiğini ve bu nedenle çoğu yetişkinden bile daha az uyuyabildiğini de söyleyemem.

Size, o çocuğun aile içi şiddete tanıklık etmek zorunda kaldığını söyleyemem.

Tamam, siz söylersiniz.

Sizinle kişisel ve ailevi konuları paylaşamayacağımı anlıyorsunuz. Siz sadece çocuğunuzun davranışları için neler yaptığımı bilmek istiyorsunuz.

Ben de bunu size söylemeyi çok isterim. Ama söyleyemem.

Size, o çocuğun dil kullanımında gecikmeler yaşadığı için konuşma hizmeti aldığını ve terapistinin bu saldırganlık davranışının yeterli şekilde iletişim kuramamasından kaynaklandığını düşündüğünü söyleyemem.

Size, onun ebeveynleri ile her hafta buluştuğumu ve onların da her buluşmada genellikle ağladıklarını söyleyemem.

Size, o çocuğun bazen tek başına oturmak istediğinde o çocukla benim aramızda kullandığımız gizli bir el işareti olduğunu söyleyemem.

Size, o çocuğun bazen dizimde büklüm büklüm oturduğunu çünkü “Öğretmenim, sizin kalbinizi dinlemek kendimi iyi hissettiriyor.” dediğini söyleyemem.

Size, onun davranışlarını 3 aydır dikkatle izlediğimi ve günde 5 olaya karışırken artık bunun haftada 5 olaya indiğini söyleyemem.

Size, onun bir değişikliğe ihtiyacı olduğunu söylediğimde okul yönetiminin onu yardım için ilgili birime göndereceklerini kabul ettiklerini söyleyemem.

Size, kurul toplantısında ayağa kalkıp gözyaşları içerisinde, iş arkadaşlarıma ona biraz daha iltimas göstermeleri için, onun birine yine kötü davrandığından dolayı çok sinirlenseler bile nazik olmaları için yalvardığımı söyleyemem. Bunu hem de öğretmenlerinin gözü önünde yapsa bile...

Gerçek olan ise size o çocuk hakkında söyleyemeyeceğim çok şeyin olduğudur. Hatta size iyi yönlerini bile söyleyemem.

Size, onun sınıftaki görevinin çiçekleri sulamak olduğunu ve hatta sömestir tatilinden döndüğünde bir çiçeğin solduğunu görünce büyük bir üzüntüyle ağladığını söylemem.

Size, her sabah küçük kız kardeşini öptüğünü ve annesi bebek arabasını öteye itmeden önce onun kulağına “Sen benim gün ışığımsın.” diyerek fısıldadığını söyleyemem.

Size, onun fırtınalar hakkında çoğu meteorolojistten daha fazla bilgiye sahip olduğunu söyleyemem.

Size, onun oyun zamanında kalemleri açmak için sık sık yardım etmek istediğini söyleyemem.

Size, onun dinlenme zamanlarında en iyi arkadaşının başını okşadığını söyleyemem.

Size, çocuğunuzun, sınıfta bir arkadaşı ağladığında hikâye köşesinden onun en sevdiği oyuncağı ona götürmek için nasıl koşturduğunu anlatamam.

Sizinle paylaşabileceğim tek şey değerli veli, sizin çocuğunuz hakkında söyleyeceklerimdir. Bu yüzden size söyleyebileceğim şeyler:

Eğer bir şekilde bir zaman sizin çocuğunuz ya da bir başka çocuk “O çocuk” olursa

Sizin kişisel ailevi bilgilerinizi ve durumlarınızı diğer ailelerle sınıfta paylaşmayacağım.

Sizinle sık sık, açık bir şekilde ve nezaketle iletişim kuracağım.

Sizinle yapacağımız toplantılarda yanımızda çokça mendil olacağından emin olacağım ve eğer izin verirseniz siz ağlarken elinizi tutacağım.

Çocuğunuzun ve ailenizin en yüksek kalitede uzman hizmet alabilmesinin savunucusu olacağım ve en nitelikli çalışmanın yapılabilmesi için uzmanlarla iş birliği içerisinde olacağım.

Çocuğunuz fazladan sevgiye ve ilgiye ihtiyacı olduğunda onun bunları elde etmesi için güvence vereceğim.

Okuldaki topluluklarda çocuğunuzun sesi olacağım.

Ne olursa olsun sizin çocuğunuz için iyi, harika, heyecan verici ve özel şeyleri aramaya ve bulmaya devam edeceğim.

Size ve ona bu iyi, harika, heyecan verici ve özel şeyleri tekrar tekrar hatırlatacağım.

Ve bir başka veli sizin çocuğunuzla ilgili bir şikâyet ile geldiğinde

Ona tüm bunları tekrar tekrar söyleyeceğim.


Sevgilerimle,

Öğretmeniniz


Ammy Murray, Kanada’daki Calgary Fransız & Uluslararası Okulunda erken çocukluk eğitimi müdürü olarak görev yapmaktadır. Yazının alındığı sitede daha önce de paylaşılan bir yazısı, yazarın izniyle tekrar paylaşılmıştır. Ebeveynlere yönelik çok güçlü bir açık mektup niteliğinde olan bu yazıda “O çocuk ”tan bahsedilmektedir. “O çocuk” diğer çocukların eve gider gitmez hakkında bahsettikleri çocuktur. “O çocuk” şiddete meyilli, ağzından kötü kelimeler düşmeyen ve sınıfta hep sinirlenen çocuktur. “O çocuk” ebeveynlerin kendi çocuklarına zarar vereceğinden ve olumsuz etkileyeceğinden dolayı endişelendikleri çocuktur. Murray ayrıca Twitter’daki çocuk eğitimine yönelik eğitimcilerin bir araya geldiği küresel bir topluluk olan #Kinderchat (www.kinderchat.net) ‘in de eş-kurucusudur. Murray oyun yoluyla öğrenme, öz-düzenleme, davranış yönetimi ve sınıfta teknoloji kullanımı konularında eğitimler vermekte ve konuşmalar yapmaktadır.


Alıntı: ( Çeviri yapılan adres)

1.974 görüntüleme
bottom of page