eKampüs
Deprem Sonrası Öğretmenler İçin Yol Haritası

6 Şubat 2023 tarihinde merkez üssü Kahramanmaraş olan ve Gaziantep, Hatay, Diyarbakır, Malatya, Adıyaman, Elâzığ, Kilis, Adana ve Osmaniye illerimizi de derinden etkileyen depremde hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, yaralı vatandaşlarımıza acil şifalar diliyorum.
Daha sıkı bir birliğe ve dayanışmaya ihtiyaç duyduğumuz bugünlerde eğitimin temel taşı olan öğretmenlerimize büyük, değerli ve önemli bir sorumluluk düşüyor. Birlik, beraberlik, iyilik içinde, dayanışmayla birlikte iyileşme sürecine girmiş olacağız.
Yardıma daha fazla ihtiyacı olan kişilerle, bunun yanında da öğrencilerimizle ilişki kurmak iyileştirici bir güce sahiptir. Bizler sosyal varlık olarak birbirimize bağlıyız. Görünmez bağlarla bağlıyız ve birbirimizi sarıp sarmalamamız gerekiyor. Siz değerli öğretmenlerimiz de okullar açıldıktan sonra öğrencilerimizi kucaklayarak onların hayatlarındaki önemli role yeniden sahip olacaksınız.
Çocuklarımızın güven duygusu depremle birlikte sarsıldı ve dağılarak yıkıldı. Deprem felaketini doğrudan yaşayanlar ya da depremden dolaylı olarak etkilenen tüm çocuklar yıpratıcı görüntülere maruz kaldı. Yaşadıkları binaların güvenli olup olmadığıyla ilgili kaygıları oluştu.
Siz kıymetli öğretmenlerin, öğrenciler üzerinde büyük bir etkisi vardır. Bu etki, öğrencilerin güven duygusunun yeniden canlanmasında oldukça önemlidir. Çocuklarımızın dağınık olan güven duygusunun yeniden inşasında, başta öğrencilerinizin ebeveynleri, akranları ve siz öğretmenlerimiz, öğrencilerin güvenli duvarı olacaktır. Yardım sürecini halka halka düşünmek gerekir.
Kendi halkamızla yani kendimizden, benliğimizden başlayarak öğrenci ve yakınlarımızın daha güvenli hissetmeleri için adım atmalıyız, çünkü tüm toplum bir ruh sağlığı iyileşmesi sürecinde olacaktır. Çocuklara güven hissi vermek şu an en temel yardımların başında gelmektedir.
Öğretmenler; anne ve babalardan sonra çocukların gerçek dünyaya açılan pencereleridir. Çocukların kendi yaşam deneyimleri kısıtlı olduğu için karşılaştıkları durumlar, bunları nereye yerleştirebileceği belli değildir, yorumlayabilecekleri bağlamları yoktur.
Öğrencilerimizle bu dönemde kurulan bağ onların dünyasına pencere açılmasını sağlayacaktır. Bu pencere sayesinde sıkışmışlık ve bastırılmıştık duyguları kalmayacaktır. Tam tersi bir durumda bu dönemde davranış bozuklukları ya da davranışlarda umursamazlık, sürekli uyku hali, panik, kaygılı davranış, çok kontrolcü davranışlar, anne ve babadan ayrılmak istememe, bilgisayar oyunlarına yönelmeler görülebilir.
Travma ve travmanın yarattığı hisler esas travmatik etkiyi yaratır. Travmadan kaynaklı yalnızlık hissi, zor duygularla baş başa kalma, kontrolsüz korku ve çaresizlik yaşamak, esas travmatik etkiyi başta çocuklar olmak üzere tüm bireylerde yaratır.
Biz öğretmenlerin de kayıpları muhakkak var, hepimiz bu süreçten etkilendik. Kritik nokta, başta birbirimizi sarıp sarmalamanın bize iyi gelmesi. Bu süreçte yetişkinlere önemli bir sorumluluk düşüyor. İyi hissetmemiz, neler yapıp yapmayacağımıza karar verebilmemiz için öncelikle ayakta kalabilmemiz gerekiyor.
Yetişkin olarak dengede kalmamız gerekiyor ki birilerine destek olabilelim. “Ben iyi değilken çocuğuma nasıl yardımcı olabileyim?” sorusu aklımıza belki de gelen ilk soru. O yüzden iyi olmanın yollarını yetişkin olarak bulmamız gerekiyor. Ne hissediyoruz, zorlayıcı durumlarla nasıl baş edebiliyoruz? Kendimize yakın olursak çocuğa da yakın olabiliriz. Kendimizden uzaksak, kendi duygusal ihtiyaçlarımızın farkında değilsek ve bu ihtiyaçlarımızı ifade edemiyorsak çocuklarımıza da böyle bir duygusal desteği vermekte zorlanırız.
Fark edilmeyen ve ifade edilmeyen duygular içsel ve duygusal dünyada sıkışmışlık oluşturur, bu da dengede kalmamızı engeller. Duygularımızı hissedemeyebilir ya da farklı duygular yaşıyor olabiliriz. Öfkeli, saldırgan davranabiliriz ya da incinmiş ve kırılgan hissedebiliriz.
Üzüntülüyken kontrolcü, fazla planlı ve mükemmeliyetçi davranabiliriz. Aslında o duygularda çaresizlik ve kaygı görünmez. Baş etme davranışlarımız o duygularımızı gizlememize yardımcı olur. Kopuk bir ruh halinde olabilirsiniz, kaçınıyor da olabilirsiniz.
Evden çıkmak istememe, kendini ihmal etme, bir şekilde yaşanılan duygudan bahsetmeyerek hissizlik yaşıyor olabilirsiniz. Hissizlik hali duygusal yükün çok fazla olduğunun temel göstergelerinden biridir. Kopukluk hali de bir savunma ve baş etme davranışı ya da çok fazla teslim olma durumudur.
Kaygı, korku, endişe sizleri alıp oradan oraya savurur. Böyle bir ruh haline sahipken öğrencilere yardımcı olabilmemiz de çok mümkün değildir.
Dengede kalmak, şefkatli ve kılavuz öğretmen modunda olmak; kaygılı, öfkeli, panik, kontrolcü bir şekilde öğretmenlik yapmamak önemlidir. Kopuk modda olan öğretmen öğrencinin hayatına kılavuzluk edemez. Zor ve ağır duyguları anlayabilmek, yaşanılanın ne olduğunu fark edebilmek gerekir. Kendi duygularımızla temas etmekten kaçındığımız için kararsızlık yaşayabiliriz. Neyin iyi gelebileceğini bilemeyiz. Hayatımızda bazen küçük molalar vermek gerekir. Molalar sayesinde duygusal ihtiyaçları, gerçekleri görürüz, bedensel duyumlarımızı, ihtiyaçlarımızı fark ederiz. Bu şekilde şefkatli ve kılavuz öğretmenliğimiz ön plana çıkacaktır.
Öğretmenlerin Yapabilecekleri:
Dengede Kalın: Çocuklar yetişkinlerin yüzüne bakarlar ve bir sorun olup olmadığına karar verirler. Bu nedenle öğretmenlerin dengede olmaları oldukça önemlidir. Daha iyi hissetmeye çalışmayın, sadece daha da kötü hissettiren davranışlardan kaçının.
Rutinlerinizi Sürdürün: Günlük yaşam düzeninizi devam ettirin. Beslenme ve uyku ihtiyaçlarınızı es geçmeyin. Düzenli beslenin, farklı beslenme eğilimlerine yönelmeyin.
Duyumlarınızı Takip Edin: Duygularınızın çok yoğunlaştığı anlarda dikkatinizi bedeni duyumlarınıza verin. Gördüklerinize, kulağınıza gelen seslere, hissettiğiniz yumuşaklığa, serinliğe dikkatinizi verin. Nefesinizi takip edin, kendinizi güvende ve rahat ettiğiniz bir yeri tüm ayrıntılarıyla gözünüzde canlandırın, gözlerinizi kapatarak bir süre orada kalın.
Duygularınıza Odaklanın: Duygularınızı adlandırın. Bunun için duygularınızı listeleyin. Arkadaşlarınızla ve aile fertleriyle zaman geçirmeye çalışın. Bu süreçte gördükleriniz ya da duyduklarınızın aksine sadece hislerinizi konuşun.
Temas Edin: Yaşadığınız gerginliği ve kaygıyı aile üyelerinize ve çocuklara yansıtmamaya özen gösterin. Onlarla iletişim kurarken olumlu ifadelere yer verin.
Topraklama Hareketi (Grounding): Kaygılı hissettiğinizde Topraklama adı verilen tekniği uygulamanız, dikkatinizi mevcut ana odaklayarak, şimdiki zamana ve geleceğe yönelik kaygılı ruh hallerini kontrol altında tutmanız konusunda faydalı olabilir. Topraklama tekniğini uygularken, her bir duyunuzu kullanarak çevrenizdeki ayrıntılara bilinçli olarak odaklanabilirsiniz. Uzaktaki sesler veya sıradan bir nesnenin dokusu gibi zihninizin odaklanacağı küçük ayrıntıları fark etmeye çalışın.
Tekniği uygulamak için:
Mümkünse bacak ve kollarınız serbest kalacak şekilde bir yerde oturun. Sakin ve derin nefes almaya özen gösterin.
Görebileceğiniz 5 şeye odaklanın ve nasıl göründüklerini inceleyin. Yerdeki bir desen, duvardaki bir tablo, ışığın bir yüzeye yansıması veya çevrenizde hiç farkına varmadığınız bir obje gibi küçük ayrıntıları arayın.
Hissedebileceğiniz 4 şeye odaklanın. Üzerinizdeki giysinin dokusuna, cildinize vuran güneş ışığına veya oturduğunuz koltuğa odaklanarak, sizde bıraktığı hissi fark edin. Alternatif olarak, bir nesneyi elinize alarak ağırlığını, dokusunu ve diğer fiziksel özelliklerini inceleyin.
Duyabileceğiniz 3 şeye odaklanın. Sakince gözlerinizi kapatarak, etrafınızda sesini duyabileceğiniz detaylara dikkat edin. Odadaki saatin çalışma sesi, uzaktaki trafiğin sesi veya rüzgarda savrulan ağaç yaprakları gibi zihninizin odaklanabileceği sesleri arayın.
Koklayabileceğiniz 2 şeye odaklanın. Nasıl bir kokuya sahip olduklarını ve sizde nasıl bir etki bıraktığını hayal edin. Pişen bir yemeğin kokusu, bir tütsü kokusu, bir çiçek veya yeni biçilmiş çim gibi kokuları düşünmeye çalışın.
Tadabileceğiniz 1 şeye odaklanın. Şeker veya küçük atıştırmalıkların tadına bakarak, dikkatinizi lezzetlerine odaklayın. Bunlar o an mevcut değil ise, tadabileceğiniz 1 şeyi hayal etmeyi deneyin.
7. Soluklanın
7-11 nefes egzersizi: 1’den 7’ye kadar sayarak nefes alın. 2’den 11’e kadar sayarak nefes verin. Daha dengede hissetmeye başlayana kadar tekrarlayın.
Öğrencilerimiz için yapabilecekleriniz:
İlk Karşılaşma: Çocukların deprem anında nelerle karşılaştıkları, nelere maruz kaldıklarıyla ilgili herhangi bir bilgiye sahip değiliz. Bu konuda okulların psikolojik danışmanları ya da velilerle iletişim kurarak öğrencilerin etkilenme düzeyini, nelere ihtiyacı olduğunu öğrenebilirsiniz.
Bu sebeple ilk temas kurduğunuzda sakin ve soğukkanlı bir şekilde, ‘’Ülkemizde büyük bir deprem oldu ve bu durumdan dolayı birçok ilimiz etkilendi. Depremin ilk gününden itibaren tüm halkımız seferber oldu. Hala yardım çalışmaları devam ediyor. Bu süreçte zor anlar yaşıyoruz. Hep birlikte güvendeyiz.’’ gibi kısa bir ifade kullanabilirsiniz.
Özellikle bu konuşma esnasında sakinliğiniz, yüz ifadeniz, ses tonunuz, kısa ve net olmalıdır.
Çocukların Soruları: Çocukların deprem ile ilgili soruları olabilir. Soruları mutlaka cevaplayın. Sorularına, kaygılarını, endişelerini, meraklarını giderecek biçimde cevap vermelisiniz. Özellikle bilmiyorum, boş ver, söyleme böyle şeyler, inşallah bir daha olmaz gibi ifadelerden kaçınmalısınız.
İfade Etmelerine Yardım: Öğrencinin ne hissettiğini, nasıl olduğunu sorun ve konuşmalarına yardımcı olun. İzledikleri, duydukları ve tanık oldukları doğrudan ya da dolaylı olarak yaşadıkları olayları anlatmalarına fırsat tanıyın. Depremle ilgili medyada izledikleri ve duydukları içeriklerin endişe uyandırabileceğini ifade edin. ‘’Bu durum sizleri üzebilir, korkutabilir, kaygılandırabilir. Bundan sonra haberleri izlememe anlaşması yapalım olur mu?’’ gibi yönlendirmeler yaparak, medyadan ve kendilerini etkileyen uyaranlardan uzaklaştırma fırsatı yakalayabilirsiniz.
Duygunuzu ifade edin: Duygularınızı yaşayın, saklamayın. Duygularınızla ilgili konuşmaktan çekinmeyin. Deprem herkesi korkuttu, o yüzden korkunuzu ve üzüntünüzü ifade edin, kaygılı davranmayın. Duygular paylaşıldıkça vücut kendini rahatlatır. Unutmayın, duygular bir kapalı kutuda saklıdır, paylaştıkça çocuklarımız da kaygılı ve üzgün olmanın normal bir durum olduğunu anlayacaktır. Bu durum öğrencileri cesaretlendirecektir. Korku, kaygı ve üzüntülerini ifade etmelerine yardımcı olacaktır.
Kayıp Yaşayan Öğrencileriniz İçin: Kayıp yaşayan öğrencilerinize destek olun, sınıf arkadaşlarını da yönlendirerek zor zamanlarda yanında olmalarını sağlayın. Aile için oldukça zor zamanlar olduğundan bizim desteğimiz öğrenciye iyi gelecektir. Onunla olduğunuzu, duygularını anladığınızı sözel olarak ifade edin. Öğrencilerinizden kim ne söylemek ister? sorusunu sorabilirsiniz.
Dikkat ve Odaklanma Zorlukları: Öğrencilerin ilk zamanlar ders esnasında anlattıklarınıza odaklanmaları zaman alabilir. Bunun beklenen bir durum olduğunu anlatan “Üzgün olduğumuzda, korktuğumuzda odaklanma güçlüğü yaşayabiliriz. Ancak böyle durumlarda yeni şeyler öğrenmek, zihnimizi öğrendiklerimize odaklamak iyi gelir, hadi deneyelim” gibi söylemler, öğrencileri rahatlatacaktır.
Düzeni Sürdürmek ve Rutinler: Ders yapmamak, bir süre ödev vermemek gibi esneklikler fayda sağlamaz. Öğrencilere iyi gelecek şey, rutinlerini devam ettirmektir. Güven ve sevgi veren ortamda arkadaşlarıyla zaman geçirmek oldukça önemlidir. Öğrenme ortamındaki rutinlerin devamı öğrencilerin kendilerini daha iyi hissetmelerini sağlayacaktır.
Gözlem ve Destek: Beklenenden daha korkulu, üzgün, neşesiz olan çocukların varlığını okul psikolojik danışmanlarına ve rehberlik uzmanlarına söyleyin. Ödevleri yapmakta zorlanan ve dersi takip edemeyen öğrenciler için okul psikolojik danışmanları ile koordineli çalışın.
Topraklama Hareketi
Gördüğünüz 3 Nesneyi Tanımlayın: Durun, nefes alın ve etrafınızda gördüğünüz 3 nesneyi fark edin. Örneğin; Kalem, sehpa, telefon
Duyabileceğiniz 3 Sesi Tanımlayın: Örneğin; Ayak sesi, lamba sesi, telefon sesi Yumuşaklığını
Hissedebileceğiniz 3 Şey Tanımlayın: Örneğin; Koltuk, mont, yastık
Kokusunu Alabileceğiniz 3 Şeyi Tanımlayın: Örneğin; Toprak kokusu, toz kokusu, ayakkabı kokusu
Sevgili öğretmenlerimiz, öğrencilerimizin hayatlarında önemli bir role sahipsiniz. İnanıyoruz ki el ele vererek çocuklarımızın kendilerini mutlu hissettiği, okullarımızda, sınıflarımızda güldükleri, sokaklarda ve evlerinde doyasıya oyun oynadıkları günleri yeniden inşa edeceğiz.
Yaralarımızı birlikte saracağız. Bazı kötü durumları yaşamak (deprem, salgın hastalık) kişinin kendi iradesine bağlı değildir, önemli ve kıymetli olan bu zor ve kötü durumlarda insan kalabilmek ve dayanışma içerisinde olmaktır.
Biz “biz” olduğumuz sürece daha güçlüyüz, bunu da hep birlikte atlatacağız.
Geçmiş olsun TÜRKİYEM!
Yılmaz Kaplan Klinik Psikolog